YÖNETMEK BAŞKA, LİDERLİK BAŞKADIR (06.02.2017)

Yönetim, insanlara iş gördürme sanatı olarak bilinir. Yönetici, bir grup insanı aynı amaç etrafında toplayan, koordine eden, çabalarını örgütleyen ve sonuçları denetleyen kişidir. Lider ise, insanları etkileyen ve amaçlara ulaşma konusunda yüreklendiren kişidir.
Aile şirketlerinde liderlik; aile üyeleri ve profesyonel çalışanları aynı amaç etrafında toplamak, çabalarını koordine etmek, onlara yol açmak, yeri geldiğinde gözü kara biçimde cesur kararlar verebilmek ve aile kadar işi, iş kadar da aileyi göz önünde bulundurabilmektir.
Aile şirketlerinde liderlik, genellikle aile üyelerinin oynadığı iş liderliği rolüdür. Çekirdekten gelen kardeşlerden biri genellikle liderlik özelliğine sahiptir. Ailenin kararlarında etkili olur ve hızlı bir büyümenin de mimarı olur.
Liderlik kişinin konumu, işi, eğitimi, statüsü ne olursa olsun diğer insanlardan daha farklı, atak ve önder bir biçimde rol alması yüksek bir başarı güdüsü ile en kısa zamanda sonuca gitmesi ve başarıyı zorlamasıdır.
Liderlik; işin içine girmeden insanların çalışmasını ve başarmasını bekleme süreci değildir, oturduğu yerden sistemin gidişatını seyretmek değildir, yaşı büyük olduğu için kimi yönetim güçlerini elinde bulundurmak, sağa sola emirler vermek değildir. Liderlik, bizzat kendi yapıp ettikleri davranışları ve yaşam tarzı ile insanların önüne geçebilmektir.
Genellikle kısa zamanda büyüyen aile şirketlerinde çoğunlukla ailenin ve özellikle çocukların ihmal edildiğini görürüz. Çocukların maddi ihtiyaçlarının karşılanması yetmez. İnsan sosyal bir varlıktır. Maddi ihtiyaçlarının yanında duygusal, sosyal ve en önemlisi ruhsal ihtiyaçları da vardır.
Çocukları ruh sağlıkları yerinde kendileriyle barış içinde, kendisine yeten, bilgi ve becerilerini kullanabilen, kendisini geliştirebilen ayakları üzerinde durabilen bireyler olarak yetiştirmek önemlidir. Bu ise onlara zaman ayırmakla mümkündür. Maalesef çoğu aile şirketi yöneticisi, çocuklarını işinden daha fazla önemsemekle beraber bunu davranışlarına yansıtamamaktadır.
Çocuklarının maddi ihtiyaçları dışındaki diğer konulara kafa yormayan anne babalar sadece ruh sağlığı yerinde olmayan bir evlat yetiştirmekle kalmaz, aynı zamanda aile şirketini yönetmekten aciz, uyumsuz ve doyumsuz patron adayları da yetiştirmiş olurlar. Aile şirketlerinin eğitime önemli destekler sağlaması sosyal bir zorunluluktur.
Ülkemizdeki şirketlerin yüzde 95’ini oluşturan aile şirketlerinin eğitime ciddi katkıda bulunmaları gerekliliği açıktır. Kurucu ortakların başlıca görevlerinden biri şirket hisselerine sahip olacak varislerin yetişme ve eğitimini sağlamak ve bunu adım adım takip edip sınamaktır.
Bunun için iki yol vardır;
Birincisi, varislerin, kurucu ortakların eğitim ve gözetimine direkt olarak veya bir üst yöneticinin asistanı olarak sokulması ve varislerin doğrudan üst yönetime alıştırılmasıdır. Bu durumdaki şirketlerde muhtelif ekonomik ve idari problemler çıkma ihtimali daha yüksektir.
İkincisi ise varislerin, şirketin alt kademelerinden başlayarak ve yönetim merdivenlerini kişisel güçleriyle çıkarak, sorumlu alt mevkilerden itibaren karar vermeye yeteneklerini geliştirerek tecrübe kazanmalarıdır.
Her iki durumda da varislerin aile şirketi dışında başka bir şirkette 2-4 yıl tecrübe kazanması faydalı olacaktır. İkinci nesil, iş hayatına aile dışından başka bir işyerinde başladığında, tecrübe sahibi olur, aile şirketinin sorunlarını daha net görebilir ve çözümler üretebilir.
Aile şirketleri ülkemizde ve dünyada yaygındır. İkinci kuşağın doğru yetiştirilmesi bu şirketlerin geleceğe taşınması ve rekabet ederek ayakta kalabilmesi açısından önemlidir. 
Türkiye, aile şirketlerine sahip çıkmalı, ikinci kuşağın yetiştirilmesine özen göstermelidir.
Yönetmek başka, liderlik başkadır.

Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com