PLAN (09.10.2017)

İnsanoğlu bir amacı gerçekleştirecek şeyleri düşünür, hayal eder, tasarlar, planlar…
Plan yapmak, hayatımızın bir parçasıdır.
İnsan, ekonomiyi, iktisadi ve sosyal hedefleri, personelin çalışmasını, makinelerin yerleşimini, üretimini, şehrin yollarını, araziyi, binaların dizilişini, çalışma alanlarını, parkları, hastaneleri, okulları, sanayi bölgelerini, aileyi, geleceğini, tatili, dersleri ve daha pek çok şeyi planlar…
Plan yapmak tek başına yeterli değildir. Verileri toplamak, değerlendirmek, test etmek ardından sonuçları yeniden değerlendirmek gerekir. Günümüzde rastgele bir şey yapmak, plansız hareket etmek, riskleri değerlendirmemek, neredeyse imkânsızdır.
Bugün bireyler, aileler, şirketler, kurumlar, devletler, kendi alanlarında planlama yapar ve planlı hareket ederler. Planlı hareket edenlerin başarılı oldukları bilinir, görülür. Günümüzde plansız, programsız işler, muteber değildir.
Dünya siyaseti de planlıdır. Önceden düşünülmüş, öngörülmüş, test edilmiş ve gelecek planlanmaya çalışılmıştır. Bu planlar uygulanır ve çoğu zaman da tıkır tıkır işler. Aksayan yerler olursa da tadilatlar yapılır. Tıpkı ABD, İngiltere, Avrupa Birliği, Rusya ya da İsrail’in Ortadoğu üzerinde yaptıkları planlar gibi...
Irak ve Suriye’de hatta tüm Ortadoğu’da yaşanan olaylar, bir planın parçası mıdır?
Ya da evvelce planlanmayan ve aniden ortaya çıkan bir durum mudur?
Bu sorunun cevabını, belki bugün hiç birimiz tam olarak cevaplayamayız…
Ancak plan ile ilgili şu hikâyeyi okumanızı ve düşünmenizi öneririz.
Bir gün küçük bir sinek vızıltısı bir anda adeta tüm ormanın derin sessizliğini bozmaya yetmiş.
Herkesi derin düşünce ve planlar yapmaya itmiş. Nasıl mı?
Nehirde kendi halinde yüzmekte olan somon balığı yukarı doğru baktığında nehrin tam üzerinde uçup duran sineği görür ve kendi kendine şöyle düşünür:
“Eğer bu sinek biraz daha alçaktan uçarsa hemen yukarıya doğru sıçrar ve kolayca onu yakalayıp yiyebilirim.”
         Nehrin kıyısında duran bir ayı ise aynı sineği görmüştür ve kendi kendine şöyle düşünmektedir:
“Eğer bu sinek biraz daha alçaktan uçarsa, nehirdeki somon balıklarından biri onu yakalamak için yukarıya doğru sıçradığında, o balığı yakalayıp yiyebilirim.”
         Nehrin biraz yukarısındaki tepecik üzerinde saklanmakta olan bir avcı ise aynı sineği görmüştür ve şöyle düşünmektedir;
“Eğer bu sinek biraz daha alçaktan uçarsa, nehirdeki somon balıklarından biri onu yakalamak için yukarıya doğru sıçradığında, bu ormandaki ayılardan biri o balığı yakalamak için ortaya çıkar ve nehre atılır, ben de kolayca onu vurarak avımı tamamlayabilirim.
Avcının saklandığı tepeciklerin üzerinde olan bir fare ise aynı sineği görmüştür ve kendi kendine şöyle düşünmektedir;
“Eğer bu sinek biraz daha alçaktan uçarsa, nehirdeki somon balıklarından biri onu yakalamak için yukarıya doğru sıçradığında, bu ormandaki ayılardan biri o balığı yakalamak için ortaya çıkar ve nehre atılır. Böylece avcı da onu vurmak için hızla yerinden fırladığında cebindeki şu nefis sandviç yere düşer ve ben de bugünlük yemeğimi çıkarmış olurum.”
Farenin biraz üzerindeki kayalıktaki kedi de aynı sineği görmüştür ve şöyle düşünmektedir;
“Eğer bu sinek biraz daha alçaktan uçarsa, nehirdeki somon balıklarından biri onu yakalamak için yukarıya doğru sıçradığında, bu ormandaki ayılardan biri o balığı yakalamak için ortaya çıkar ve nehre atılır. Böylece avcı da onu vurmak için hızla yerinden fırladığında cebindeki şu nefis sandviç yere düşer ve onun arkasındaki fare tam o sandviçi yemekle meşgulken ben de onu yakalar ve bugünlük yemeğimi çıkarmış olurum.”
Tam o sırada sinek alçalır ve nehre daha yakın uçmaya başlar…
Nehirdeki somon balığı onu yakalamak için yukarıya doğru sıçrar ve nehrin yakınında olan ve çoktan beri sineği izleyen ayı, o balığı yakalamak için ortaya çıkar, nehre atılır.
Böylece onu gören avcı da onu vurur. Avcının cebindeki nefis sandviç yere düşer ve avcının arkasındaki fare o sandviçi yemek üzere ortaya çıkar. Kedi fareyi yakalamak üzere onun üstüne atlar...
Fakat o da ne? Kedi fareyi ıskalar ve nehre düşer...
Kıssadan hisse:
Üzerinde ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, bazen en güzel planlar da suya düşer...
                                                                                                                
Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com