Basından okumuş ya da televizyon haberlerinden izlemiş olabilirsiniz. Küçük ölçekli işletmeler, esnaflar, avukat, muhasebeci, mühendis, doktor, eczacı, taksici, kuaför, bakkal, lokanta, berber dahil aklınıza gelen pek çok meslek ve iş sahibi 1 Temmuz’dan itibaren işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurmak zorunda olacak.
2012 yılında yasalaşan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işyerlerine iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu getirdi. Uygulama için işletmeleri sınıflara ayırdı. Bu sınıflara göre geçiş süreleri tanıdı. Önce Tehlikeli İşler kapsamında bulunan işletmeleri kapsama alan kanun, 1 Temmuz'dan itibaren çalışan sayısı 50'nin altında olan az tehlikeli iş yerlerine de, hekim ve iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu getirdi. Dolayısıyla 1 Temmuz’dan itibaren işyerleri, çalışan sayısına ve tehlike derecesine bakılmaksızın işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı görevlendirmek zorundalar.
Evvelce kapsama giren pek çok işyeri, bu hizmeti iş yeri hekimi ve uzmanları ile sözleşme yaparak alıyor. Bu işletmeler daha ölçekli, daha çok çalışanı bulunan işletmeler. Haliyle ekonomik olarak daha güçlüler. Ancak 1 Temmuz’da kapsama girecek işletmeler oldukça küçük çaplı ve kazançları daha az olan işletmeler. Böyle bir hizmeti dışarıdan aldıklarında önemli bir külfet üstlenmek durumunda kalacaklar.
Peki, bu yasa hükümlerine uymayanın durumu nedir, diye soranlara cevap verelim. Bu yükümlülüğü yerine getirmemenin cezası 13 bin liraya kadar çıkabiliyor. O nedenle yasaya uymamak biraz tuzlu…
Kanaatimizce bu duruma küçük esnaf ve iş sahipleri henüz hazır değil. Pek çok işveren bu yasadan ve bu yasanın getirdiği yükümlülüklerden haberdar değil. Bir kısmı da farkında ancak yasanın ertelenmesi beklentisi içinde. Bu çerçevede yeni bir düzenleme yapılması ve 10 kişinin altında çalışanı bulunan işyerleri için; geçiş süreci tanınması ve sürecin yeniden belirlenmesi uygun olacaktır. Bakalım siyasi irade bu konuda nasıl bir karar verecek. Bekleyelim ve hep birlikte görelim.
1 Temmuza sayılı günler kala ilgililere hatırlatalım istedik.
**********
Bir başka önemli konu; hükümetin hazırlayarak meclise gönderdiği, yurtdışı varlıkların Türkiye’ye getirilmesine ilişkin kanun tasarısıdır.
Yasa tasarısına göre; 31.12.2016 tarihine kadar yurtdışındaki varlıklarını Türkiye’ye getirmek isteyen gerçek kişi veya şirketlerden hiçbir şekilde vergi alınmayacak. Herhangi bir mevzuattan dolayı soruşturma, araştırma, kovuşturma, inceleme yapılmayacak…
Evvelce buna benzer bir yasa çıkarılmış ancak yurtdışı varlıkların Türkiye’ye getirilmesi vergiye tabi tutulmuştu. Oysa bu tasarıya göre sorgu yok, sual yok, vergi yok. Ne olursan ol, kim olursan ol, paranı ve varlığını 31.12.2016’ya kadar Türkiye’ye getir. Vergiyi ödeme denilecek. Hatta dahası da var. Getirilecek varlıklar ve paralar maliyeye bildirilmeyecek. Evvelce vergi dairesine yapılan bildirimler bu defa doğrudan Türkiye’deki bir bankaya ya da aracı bir kuruma yapılacak.
Şirketler getirdikleri paralarını defterlerine kaydedecekler, sermaye hesabına bağlı olmadan değerlendirebilecekler. Şahıslar da getirdikleri parayı istedikleri gibi tasarruf edebilecekler, istedikleri gibi harcayabilecekler, yeni şirket kurabilecekler.
Tasarı mecliste kabul edilir ve yasalaşırsa; yurtdışındaki varlıklarını 31.12.2016 tarihine kadar Türkiye’ye getirene vergi, algı, inceleme yok!
Gelecek hafta Ramazan bayramı başlıyor. Bu vesileyle siz değerli okurlarımızın ve dostlarımızın mübarek Ramazan Bayramını kutlarız.
Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com