Serbest Muhasebeci Mali Müşavir / Bağımsız Denetçi
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Vehbi Koç’un vefatı hepimizi üzmüş, ölümünün ardından ‘‘Mustafa Vehbi’’ başlıklı bir yazı hazırlamıştım. Bu yazım, 26 Ocak 2016 tarihinde Deha 20 gazetesinde yayınlanmıştı.
Kaleme aldığım yazıda; gazetelere verilen taziye ilanlarından dikkatimi çeken başlıkları sizinle paylaşmış, Mustafa Vehbi Koç’un çalışmalarıyla fark yarattığını vurgulamıştım. Ülkemize ve dünyamıza güzel eserler bıraktığını, Türkiye’nin mavi gözlü, önemli, güçlü bir patronu ve hayırsever bir iş adamını genç yaşta kaybettiğini yazmıştım. Allah Rahmet eylesin…
Yazının yayınlanmasından 3 hafta sonra, e-posta ile tarafıma bir mesaj gönderildi.
Gelen mesajda aynen şöyle denilmiş;
‘‘Sayın Mehmet Ali Bayraktar
Deha 20 Gazetesi
Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Mustafa V. Koç’u çok zamansız ve erken kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz.
Mustafa Bey’in vefatının ardından kaleme aldığınız köşe yazınız ile acımızı paylaşarak bizleri yalnız bırakmadığınız için, Koç Ailesi ve Koç Topluluğu adına şükranlarımızı sunuyoruz. Saygılarımızla,
Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörlüğü’’
Bu mesajı okuduğumda duygulandım ancak bir o kadar da düşündüm. Ülkemizdeki ve şehrimizdeki önemli şirket ve kuruluşları inceledim. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nin web sayfasından faydalandım. Daha sonra topladığım bilgileri değerlendirdim. Bu bilgiler çerçevesinde ulaştığımız sonuç şudur;
Hep söylediğimiz, konuştuğumuz ancak başaramadığımız bir konu var; kurumsal olmak…
Kurumsal kimlik ya da kurumsallık gibi söylemler maalesef hep lafta kalıyor, bir türlü hayata geçirilemiyor. Üst yönetim, kendi bildiği ve doğru kabul ettiği bir tarzı benimsiyor. Çalışanlarıyla ve departman yöneticileriyle fikir alışverişi yapmadan kararlar alıyor.
Bazı kuruluşlar fikir alışverişi yaptığını söylüyorlarsa da bu durum tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Çünkü üst yönetim genellikle kendi görüşlerini açıklıyor ve diğer yönetim gruplarından kendi fikirlerini desteklemesini istiyor hatta bunu emrediyor…
Bu yaklaşım, kariyer korkusu ile sindirilmiş bir organizasyon yapısı meydana getiriyor. Fikirlerini söyleyemeyen, “siz bilirsiniz”ci bir yönetim anlayışını geliştiriyor. Ara sıra fikirlerini söylemek cesaretini toplayan yönetici veya çalışanlar ise asi sınıfından sayılıyor. Bu kişiler en kısa zamanda ya sindiriliyor ya da bir şekilde cezalandırılıyor…
Ülkemizdeki kuruluşların çoğu maalesef yukarıdaki tabloya benziyor.
Bu durumun istisnaları yok mu? Elbette var.
Bazı aileler ya da kuruluşlar, kurumsallaşmayı başarmışlar. Bunların başında Koç Ailesi geliyor. Yaptıklarıyla, başardıklarıyla ülkemiz kurum ve kuruluşlarına örnek teşkil ediyor. Sadece kurumsallaşmakla kalmamışlar. Aynı zamanda kurumsal iletişim yönetimini de benimsemiş ve uygulamışlar. Başarının arkasında kurumsal iletişim, önemli bir rol oynuyor.
Kurumsal iletişim de neymiş diyenlere açıklayalım;
Kurumsal iletişim; kurumun amaç ve hedeflerine ulaşması, işleyişini sağlaması için gereken üretim ve yönetim süreci içinde, bir yandan kurumu oluşturan bölüm ve öğeler arasında eşgüdümü, bilgi akışını, motivasyonu, bütünleşmeyi, değerlendirmeyi, eğitimi, karar almayı ve denetimi diğer yandan ise dış hedef kitleyle etkileşimi sağlayarak kurumun itibarını yönetmek adına belli kurallar içinde gerçekleşen iletişim sürecidir.
Günümüzde kurumsallaşma; adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk gibi 4 temel ilkeye dayanıyor. Bu bağlamda kurumsal iletişim yönetimini iyi uygulayanlar daha başarılı oluyorlar. Bu durum kurum ve kuruluşlara itibar ve güç kazandırıyor.
Tıpkı Koç gibi…
Mehmet Ali Bayraktar
malibayraktar@yahoo.com