HAYAT BİR MASALDIR (03.04.2017)

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellâl iken pire berber iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, masmavi bir gezegende insancıklar yaşarmış.
Avlanır, yiyeceğini toplar karınlarını doyururlar, toplayamadıklarından öykünür, tokken bile gözlerini hep başkalarının topladıklarına dikerlermiş. Akılları fikirleri hep zengin olmaktaymış ama zenginliği tarif edecek görgüleri yokmuş. Görgüyü edinenlerde de gönül yokmuş. Akılları fikirleri hep hükmetmekteymiş.
Önceleri birbirlerine, sonrasında diğerlerine, en sonunda da doğaya hükmetmeye çalışmışlar. Ama bir türlü doğayı istedikleri kadar ele geçirememişler.
Çareyi "bilim" de aramışlar. 
Neler öğrenmişler neler...
Üreterek daha çok şeye sahip olmaya çalışmışlar. Önce avlayanları ve toplayanları toplamışlar. Bakmışlar ki topladıkları gereğinden fazla ürüyor, üredikçe de masrafları artıyor, derde derman  yine "ilime"  başvurmuşlar. Laboratuarlarda "LSD" diye bir zehir icat edip kullananı yakmışlar, bağlananın ocağını söndürmüşler.
Yetinmemişler…
Dizi dizi virüsler icat etmişler. HIV dedikleriyle Afrika kıtasının içini boşaltmışlar. Buna rağmen edindikleri yine gözlerini doyuramamış. "İlim" para etmeyince akıllarına "iman" gelmiş. Tabii ki vicdanı için iman yerine, cüzdan için imanı tercih etmişler.
İmana giden yolu ikiye bölüp, bir taraftan ruhban sınıfıyla, diğer taraftan "özgürlük" kandırmasıyla çok yuva yıkıp, nice ülkelerin bayrağını düşürmüşler. 
Neler yapmışlar neler…
İnsandan sabun bile yapmışlar. 
Rafineriler kurup, dünyanın altını üstüne getirmişler. Hem üstünü hem de altını talan etmişler. Nükleer santraller kurup atıklarını toprağa gömmüşler, çevreyi doğayı kirletmişler.
Yatırımlarının en büyüğünü hem cinslerini "yok etmeye", ikinci büyüğünü yok olma korkusundakileri "iyi etmeye", son kırıntılarını da "ben-ben" deyip, paraya tapanların avutulmasına harcamışlar.
İcat ettikleri parayı birbirlerine satıp, parayla para kazanmışlar. Çok kazananı alkışlamış, ödüllerle sarhoş edip, önce hortumlamalarına göz yummuşlar, sonra hortum paralarını deve yapmışlar. 
Almayı akıllarından hiç çıkartmamışlar, vermeyi akıllarına hiç getirmemişler. Kendilerini o kadar almaya kaptırmışlar ki, aldıkları nefesi bile veremediklerinden göçüp gidivermişler…
Masalımız burada bitti, sevgili dostlar.
Yaşam kısa ve bir o kadar da anlamlıdır. 
Özü, sözü, eylemi bir olanları,
Bunu bir yaşam biçimi edinenleri, 
Zenginliği "verebileceği şeyi çok, paylaşabileceği kimsesi çok" 
olarak anlayıp, uygulayanları fark edelim. 
Onları bu dünyada başımızın tacı edelim.
Hayat bir masaldır,
Her insan, masal gibi bir hayata layıktır…


Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com