Güven kelimesinin anlamını dikkatlice bir düşünün.
Kime güvenirsiniz, kime güvenmezsiniz?
Ya da kimler sizi güvenilir bulur, kimler bulmaz?
Güven bir isimdir…
Kazanılması çok zor bir olgudur…
Bir kişiye güvenmek, birçok iyiyi ve kötüyü göz önünde tutmakla başlar.
Güven, düşünülmesi gereken ince bir konudur.
Her şeyden önemlisi; karşılıklı olmasıdır.
Kâğıttan bir kuledir güven…
Yıllarca uğraşırsın, her türlü çabayı gösterirsin, "aman bir şey olmasın" diye üstüne titrersin. Katları tek tek çıkarsın, tepeye kadar tırmanırsın, emek verir, özen gösterirsin, terlersin ve yorulursun.
Sana her şeyi anlatabilecek, seni her daim dinleyebilecek bir dost edindiğini düşünürsün. Ancak en küçük bir yanlış, bütün emeklerini yıkar, yok eder…
O halde güveni saklamaya özen gösterelim.
Rüzgârdan bile sakınalım, kâğıttan kulemizi dikkatlice koruyalım…
Güvenilir olmak, güven vermek zordur ama bunu korumak daha da zordur.
İlişkilerde güvenin temeli aynı zamanda karşıdakine değer vermek ile ilgilidir. Farkında olsanız da olmasanız da, kendi davranış ve tutumlarınızla başkalarının davranış ve tutumlarını kontrol edersiniz. Nasıl bir izlenim verirseniz aynısını alırsınız. Bu nedenle güven beklemek için öncelikle güven vermeniz gerekir.
İşte burada duralım, konuyu bir olayla anlatalım;
İngiltere’de yargıçların maaşı yoktur.
Onun yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır.
İngiliz devleti hâkimlerine o kadar güvenir…
Bir gün hâkimin biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş. Tabii ortalık birbirine girmiş…
Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyeceklerini söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı'na, Adalet Bakanlığı'na ve Başbakanlığa telefon etmişler.
Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış : “Parayı ödeyin!”…
Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Hâkimden ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün para, bir bavul içinde hazırmış. Aradan birkaç gün geçmiş. Hâkim çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istiyormuş.
Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı'nı aramışlar. Derhal Bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hâkime hareketinin sebebini sormuşlar.
Hâkim;
''Kraliçenin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım.'' cevabını vermiş.
Raporlar Bakanlığa iletilmiş ve bir süre sonra hâkim görevinden alınıp azledilmiş. Adalet Bakanlığı hâkime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış:
“Kraliçe hükümetinin saygın bir hâkimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez.”
Sevgili dostlar;
Güven çok ince bir çizgidir. Onu sınamaya kalkmayın.
Güveni kazanmak çok güç, kaybetmek ise çok kolaydır.
Güvenin kaybedilmesini engelleyen tek şey, iki taraflı olmasıdır.
Güven tek taraflı olmaz, dikkat edelim…
Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com