Geçtiğimiz hafta Kamu Gözetimi Kurumundan yetki almış bağımsız denetçilerin zorunlu eğitimi vardı. Bağımsız denetçiler, zorunlu olarak belirli bir süre eğitim almak zorundalar. Dolayısıyla yılın son ayında biz de bu eğitime katılıp bilgilerimizi tazeleme ve yeni bilgiler edinme fırsatı bulduk.
Denetim dersini veren hocamız Prof. Dr. Necdet Sağlam, denetim amacıyla kömür madeni ocaklarına gittiğini ve yaşadıklarını anlattı. Hocamız ve ekibi, Bağımsız Denetim çalışmasına katılmak üzere bir madencilik şirketine giderler. Evrakların incelemesinden sonraki aşamada madene gidip işçilerle birlikte kömür ocağına girmeye karar verirler. Gerekli hazırlıkların yapılması ve gerekli tedbirlerin alınması sonrasında madene girerler ve yerin altındaki kömür ocağına inerler.
Hepimizin bildiği gibi; madenlerde ve yerin altında çalışmak son derece güçtür. Bu çalışma sırasında patlama veya yangınlar olmakta, sonrasında tehlikeli gazlar açığa çıkmaktadır. Bu gazların en tehlikelisi karbonmonoksittir.
Çok zehirlidir. Ne rengi vardır, ne kokusu, ne de tadı. Havaya karışmış olduğunu hissetmek mümkün değildir. Bu zehirli gazı tehlikeli yapan ise tanınmazlığıdır. Temiz havada karbonmonoksit, oksijenin yüz binde birinden az miktarda bulunur. Solunan havada bu zehirli gazın miktarı arttığı zaman akciğerlerden kana oksijen geçmesi mümkün olmaz, hücreler oksijensiz kalıp ölürler.
Karbonmonoksit gazı öldürücü düzeyde olmadığı zaman da sağlık için tehlikelidir. Doğrudan etkilerinin yanı sıra bilinci bulandırarak kazalara ve yaralanmalara yol açabilir.
Kömür madenlerinde bolca bulunan diğer bir gaz da metan gazıdır. Oksijenle metanın karışımından oluşan, patlamaya hazır gaza, dilimize Fransızca’dan girmiş bir kelimeyle grizu adı verilir. Grizu bir sürtünme sonucu çıkan küçük bir kıvılcımla bile patlayabilir. Ülkemizde 1983 ile 2010 yılları arasında 18 kömür ocağında grizu patlaması sonucu 617 maden işçimiz hayatını kaybetmiş, binlercesi de sakat kalmış.
Verimliliği artırmak için vardiya usulüyle çalışılan madenlerde, fazla mesai yapmanın, hafta sonu tatili bile yapmadan çalışmanın özendirildiği ocaklarda, iş kazalarının çok sık olmasının önemli bir nedenidir dikkatsizliktir. Kömür madeninde en küçük bir hatanın dahi yalnız hatayı yapanı değil, ondan 1 kilometre uzakta çalışan işçinin bile hayatını tehdit edebildiği akıldan çıkarılmamalıdır.
Gelişmiş ülkelerde karbon monoksit zehirlenmesi nasıl az ise, grizu patlaması da ender bir hadisedir. Grizu patlaması olduktan sonra, sağ kalanlara yanık tedavisi yapmanın dışında verilebilecek bir sağlık hizmeti yoktur.
Esas yapılması gereken, gaz düzeyini hassasiyetle izleyen aletlerle, oluşmakta olan tehlikeden haberdar olup gereken önlemleri almaktır. Modern madenlerde patlamaya yol açabilecek metan gazının ortamdan uzaklaştıracak özel drenaj sistemleri vardır. Bir yandan madencilerin işlerine dinlenmiş olarak gelecekleri koşullar yaratılırken, diğer yandan kişisel hataların etkisinin en aza indirileceği bir ortamın oluşturulması şarttır.
Çağdaş maden ocaklarında havadaki karbon monoksit gaz düzeyini hassasiyetle ölçen aletler vardır. Bunun yanı sıra bazı hayvanlardan yararlanılır. Tıpkı denetim hocamın görüp, şaşırdığı gibi…
Hocamın anlattığına göre; maden işçileri yerin 600 metre altına fare götürmüşler ve onları sürekli olarak beslemişler. Hatta fareler, onların gelişini bekler olmuşlar. Neredeyse her daim onlarla, yan yana çalışmışlar. Madenciler de farelerin davranışlarını gözlemleyip bir gaz tehlikesi olup olmadığını kontrol etmeye başlamışlar. Fareler garipleşip ortadan kaybolunca, tehlikenin gelmekte olduğunu sezip dışarıya çıkmışlar.
Farelerle insanların arkadaşlığı, işbirliğine dönüşmüş…
Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com