Türkiye ‘de ekonomik gündem, gittikçe ağırlaşıyor.
Ne yazık ki dengeler bozuluyor.
Fetö kaynaklı kişi ve kuruluşlardan kaynaklı tahsilât sorunları iç piyasada sıkıntılara neden oluyor. Bankalar ve kredi kurumları, bu kişilerle iş yapanların teminat için ya da kredi amaçlı verdikleri çekleri iade ediyorlar. Bankalar, bu dönemde kredilerini gözden geçirip, gerektiğinde verdikleri paraları geri istiyorlar.
Bu durum esnafı, tüccarı, sanayiciyi, iş insanlarını zora sokuyor.
Bir çözüm bulunsun istiyorlar.
Bu yetmezmiş gibi küresel anlamda ortaya çıkan sorunlar ve Türkiye’nin ekonomik göstergeleri Türk Lirasının değerini ve itibarını bozuyor. Yabancı paralar Türk Lirası karşısında beklenenden daha çok değer kazanıyor ve Türk Lirası süratle değer kaybediyor.
Hepimiz görüyoruz ve endişeyle izliyoruz.
Her ne kadar ekonomiyi yönetenler ‘‘endişe edilecek bir durum yok” deseler de dövizle borçlu olanlar ‘‘imdat’’ diyorlar.
Endişelerini gizlemiyorlar ama şimdilik susuyorlar.
Merkez Bankası da bu tabloyu görüyor fakat sadece seyrediyor…
Sonraki günler neler getirir, bilinmiyor…
Ekonomi bakanımız Nihat Zeybekçi ‘‘Türkiye’nin dövize müdahale edecek bir ekonomik endişesi yok’’ diyor. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de ‘‘Türkiye ekonomisine ilişkin iş dünyamız hiçbir zaman karamsarlığa kapılmasın ve karamsarlık da pompalanmasın’’ diyor.
Ekonominin başındaki yetkililerimiz böyle diyorlarsa, elbette bir bildikleri vardır, diyoruz ve kendimizi teselli ediyoruz.
İşte bu nedenle görüşlerimizi yazarak, karamsarlık pompalamak istemiyoruz.
Ancak görünen köy, kılavuz istemiyor. Ekonomi iyi gitmiyor…
Yazımızı bir fıkrayla renklendirelim;
Bir ülkenin meşhur bir diktatörü varmış.
Diktatör uyguladığı politikaların etkilerini araştırmak üzere kıyafet değiştirerek bir akşam meyhaneye gitmiş.
Adamın biri, çok zengin bir sofrada demlenmektedir, yanına gider.
- Böyle içebilmek için iyi kazanıyor olmalısın. Günde ne kadar kazanıyorsun?
- 2.000 lira.
- Peki, vergiler biraz daha arttırılıp, çalışma koşullarını ağırlaştırırsa ne kadar kazanırsın?
- 4.000 lira.
- Peki, kemerler biraz daha sıkılırsa?
- Ooo... En az 5.000 lira.
Diktatör sinirlenmeye başlar.
- Peki, insanlar ölümüne çalıştırılırsa ne olur?
- O zaman 10.000 liradan aşağı kazanmam!
Diktatör şaşırmış ve bağırmış.
- Öf be adam, ne iş yapıyorsun sen yahu?
- Tabutçuyum efendim…
Zamanın ekonomiyi yönetenleri haklı çıkarmasını diliyoruz.
Ancak Türkiye’nin uygulanacak yeni ve etkin bir ekonomik programla düzlüğe çıkabileceğini, geleceğe umutla bakmasının ancak bu şekilde mümkün olabileceğini görüyoruz.
Bunun için gündemin ekonomiye odaklamasını, yeni tedbirler alınması gerektiğini düşünüyoruz. ‘‘Vız gelir, tırıs gider’’ gibi açıklamaların ekonomiye yarar getirmeyeceğini, ekonominin yeni bir vizyona ihtiyaç duyduğunu vurgulamak istiyoruz.
Ekonomide endişe artıyor, tedbir alınması gerekir, diyoruz.
Bu arada bir hatırlatmamız var;
25 Kasım Cuma günü vergi affı başvurularının son günüdür. Borcu olanlar, ihtilaflı olanlar, matrah artırımı yapmak isteyenler, kayıtlarını düzeltmek isteyenler, bu fırsatı kaçırmasın.
Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com