İnsan doğar, büyür ve zamanı geldiğinde ölür.
Doğumla ölüm arasındaki bu süreye hayat denilir. İnsanoğlu hayat denilen bu zaman sürecine birçok şey sığdırmak ister. İsteklerinin bazılarını gerçekleştirir, bazılarını da türlü sebeplerle yapamaz ya da başaramaz.
İstekler, hırslar, tutkular, başarılar, mutluluklar, zenginlikler…
Hayal kırıklıkları, üzüntüler, başarısızlıklar, mutsuzluklar, sefaletler…
Yaşamın içinde hep var olurlar.
Her biriyle uğraşırken, zaman hızla geçer, saçlara aklar düşer. Gün gelir yaşam fark edilir, zamanın değeri daha iyi anlaşılmaya başlanır.
İlişkiler, arkadaşlıklar, dostluklar, iş ve aile hayatı yeniden gözden geçirilir.
Hayat yeniden sorgulanmaya başlanır;
Neler yaptım, neleri yapamadım?
Neler kazandım, neler kaybettim?
Kendim ve ailem için ne yaptım?
Yaşadığım toplum için, insanlık için ne yaptım..?
Elbette bu soruların her birinin cevabı vardır. Önemli olan bunları kendimize sorabilmek, gerçekçi bir şekilde cevaplarını bulabilmektir. Sonrasında da yaşamımızı daha iyi, daha mutlu, daha başarılı, daha keyifli, daha huzurlu ve daha anlamlı kılabilmektir.
Bir başka husus ise; yaşama değer katmak, başkaları için de bir şeyler yapabilmektir. Özellikle yaşadığımız topluma karşılıksız olarak hizmet edebilmektir. Tıpkı kıyıya vurmuş denizyıldızını tekrar denize atmak, susuz kalmış birine su vermek, aç insanı doyurabilmek, işsize iş bulabilmek, cebinde parası olmayana balık tutmasını öğretebilmek, okuma yazma bilmeyene okur-yazar yapabilmek gibi…
İşte bu anlayışı önemseyen biri olarak, yaşamımda karşılıksız bir şeyler yapabilmeyi önemli buldum. Kendi çapımda, kendi imkânlarımla hep birilerine destek olmaya çalıştım. Başaramadıklarım da oldu ama yılmadım çalıştım…
Daha iyi, daha kaliteli, daha kalıcı hatta daha yararlı neler yapabilirim diye düşündüm. Ülkemizin en önemli sorunlarından birisinin eğitim olduğunu, iyi, kaliteli, modern ve çağdaş eğitime her bireyin ulaşması gerektiğine inandım. Bunun yolunun sağlıklı, modern, çağa uygun okullardan ve nitelikli öğretmenlerden geçtiğini biliyordum. O halde eğitime destek olmalıydım…
Ben, eşim ve çocuklarımla birlikte Bayraktar ailesi olarak, yıllarca çalışarak biriktirdiğimiz parayla önce Denizli Bahçelievler’de bir anaokuluna eşimin adını verdik. Daha sonra Goncalı Mahallesi’ne bir ana sınıfı yaptık. Milli Eğitim’e teslim ederek hizmete açtık. Daha sonra gördük ki, Goncalı Mahallesi’nde bulunan ilkokul 2 derslikliydi. Mahalle halkı bu durumdan rahatsızdı. Çocukları taşımalı eğitime mecbur bırakılmıştı…
Yetkililerle görüştük ve 2014 yılında Denizli Valimiz ile protokol imzalayarak Denizli Goncalı Mahallesi’ne bir ilkokul yapmaya söz verdik. Uğraştık, çalıştık ve birikimlerimizi harcayarak bir ilkokul yaptık. Ağaçlar içinde, 5 derslikli, modern bir ilkokulu bu yaz tamamladık. Denizli Milli Eğitim Müdürümüzün gayreti ile okulumuzu, çocuklarımızın hizmetine hazır hale getirdik. Okulun ismini de biricik kızımız Seren Bayraktar’ın adını verdik.
Hamisi olduğumuz Seren Bayraktar İlkokulunun açılışını Denizli Valimiz ve siz değerli dostlarımızla birlikte yapmak istiyoruz. Bu çok anlamlı ve bir o kadar da değerli açılışta, hep birlikte olmak ve Goncalı Mahallesi’nin çocuklarını kucaklamak istiyoruz. Geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitimine varlığınızla destek vermenizi rica ediyoruz.
Sizi 2 Ekim 2015 Cuma günü, saat 10 da, Goncalı Mahallesi’ne, Seren Bayraktar İlkokulu açılış törenine davet ediyoruz. Yaşama değer katmak, fark yaratmak, eğitime destek vermek, hep birlikte olmak için buyurun bekliyoruz…
